ABİDE ERDEM AKTAR

BEŞ ELEMENT FELSEFESİ IŞIĞINDA YAN LİANKE’nin GÜNLER AYLAR YILLAR ROMANI İNCELEMESİ

YAN LİANKE , Çin ‘in yaşayan en güçlü yazarlarından biridir. Her ne kadar kitapları ülkesinde ‘’Çin’i aşağılama , ülke kültürünü ve tarihi çarpıtma’’, ‘’kültür politikalarını hiçe sayma ‘’ gibi nedenlerle yasaklansa da , O Franz Kafka Ödülünü de almış , Çin edebiyatına yepyeni soluk getirmiş bir yazardır.

Ülkemizde de İKSV ‘nin düzenlediği Talat Sait Halman 2020 çeviri ödülü Günler Aylar Yıllar ‘ı Çince aslından çeviren Erdem KURTULDU’ya verilmiştir.

Seçici kurul bu ödülün gerekçesini şöyle açıklıyor: “ Ürkütücü ve zihinden çıkmayacak imgelerle örülü bu metnin kendine özgü temposunu Erdem Kurtuldu ‘nun büyük bir ustalıkla Türkçeye aktardığı kanaatindeyiz. Korkunçluğun da güzelliği olabileceğini hatırlatan roman , toplumsal bir alegoriyle, açlık ve susuzluktan ölmenin aşırı gerçekçi anlatımını birleştiren zorlu bir metin. Türkçe metin bize hem kahramanımızın yaşama inadını hem, de onu çevreleyen dünyanın yıkılışının ürpertisini hissettirmeyi başarabildi.”

Vahşi hayal gücü ve alegorilerle dolu tarz mythorealizm olarak tanımlanıyor. Yan Lianke ‘nin kullandığı bu anlatı türü eşsiz Çin hikayelerinin çağımızda yeniden anlatılabilmesini/ anlamlandırılabilmesini sağlamaktadır. Yan Lianke yaşadığı toplumun sosyal , politik, psikolojik ve felsefik yapısını topraklarının yaşadığı doğal afetleri (kuraklık , sel felaketleri) de göz önüne getirerek ,hatta kimsenin söylemeye cesaret etmediği olayları , duyguları duru bir dille anlatmaktadır.

Doğa – felsefi dünya görüşü olarak Taoizm özünde YİN VE YANG enerjisini kosmoz ve dünya üzerindeki tüm süreçleri karşıtlıklarıyla açıklar. Kısa bir örnekle anlatacak olursak; güneş-yang, ay-yin; gündüz- yang, gece-yin; sıcak-yang, soğuk yin; erkek –yang, dişi- yin; hava –yang, toprak –yin.

Doğa ve insandaki tüm yaşam süreçlerinin rahat, sağlıklı ve dengede olması için gerekli şart Yin ve Yang ‘ın arasındaki gerilim anında oluşan yaşam enerjisinin yani çi (qi, chi) nin uyumlu akışıdır. Bu akışın bozulması veya engellenmesi insan vücudundaki dengeyi bozarak hastalık meydana gelmesine sebep olur.

Yaşam enerjisi Çi’nin beş farklı şekli olarak Beş Element Teorisi geliştirilmiştir. Beş element temelde SU, AĞAÇ (ODUN), ATEŞ, TOPRAK, VE METAL’ dir. Bu teori ile mevsimler, hava durumu, renkler, organlar, duyu ve duygular ve doğa açıklanmaya çalışılmıştır .

YİN-YANG ve Beş Element teorileri ; materyalizmin sade düşüncesini, diyalektiğini ve değişik boyutlardaki objektif düşünce kanunlarını yansıtmaktadır. Beş elementle bir yaşam işlemi, gelişme fikri, dönüşümdeki basamaklar anlatılır. Dünyayı , varoluşu yorumlayan beş fazlı bütün varlıkların tüm özelliklerini kapsar.

Yan Lianke mitorealist romanını ,kahramanı İHTİYAR ve onun yoldaşı kör köpeğin kuraklığa, açlığa ve yalnızlığa karşın direngen, ümitli ,varoluşsal inadın yeşil kurgusuyla bitimsiz bir hazla okurlarına sunmuştur.

Roman beş element teorisindeki dönüşümü desteklercesine “Büyük kuraklığın olduğu o yıl, zaman kavrula kavrula küle döndü; yakalamaya çalıştığınızda kor gibi elinize yapışıyordu.” cümlesi ile başlıyor. 9. Sayfadaki “kuraklık ekim mevsimine kadar devam etmiş sonra birdenbire sağnak başlamış , köyün sokakları davul sesleriyle dolmuş, herkes ekim mevsimi diye bağırmış: Ekim mevsimi, gök bize sonbahar ekimini bağışladı!”

Beş Element Teorisindeki dönüşüm kuralı bu iki cümlede oldukça açık anlatılıyor. Roman boyunca İhtiyarın tek mısır fidesini yaşatmak için verdiği mücadelede su, ağaç, ateş, toprak ve metal elementi dönüşümünü görüyoruz. Bu dönüşüm kuralına göre Ağaç elementi büyüme, gelişme ve yaşamı temsil eder. Ağaç ateşi oluşturur. Ateşten kül olup toprağa dönüşüm vardır. Vücudun/bitkinin yapı taşı olan mineraller(kalsiyum, demir, sodyum, klor, magnesium gibi) topraktadır. Su hayatı sembolize eder. İhtiyarın mısır fidesini yaşatmak için terini bile tasarruf edişine( terli gömleğinin suyunu sıkarak fideye su ve terindeki tuzla mineral sağlamaya çalışmasındaki gayretini sa:11) ve kilometrelerce uzaklıktan taşıdığı suyu canı pahasına kurtlara karşı nasıl koruduğuna şahit oluyoruz. Ağaca/ fideye can veren sudur. Ateşi söndüren element de sudur.

Beş element arasındaki denge besleme- engelleme şeklinde kurulmuştur. Bu dengedeki ilişki ANA-OĞUL İLİŞKİSİ şeklinde adlandırılır. Tıpkı annenin evladını beslediği gibi aşırılıklarını da frenler. Ağaç kökleri ile toprağı tutar ve onun akıp gitmesini engeller. Bu dengeyi sağlayan da yaşam enerjisi –çi ‘nin gücünden gelir. Tekrar romana dönecek olursak yazar sayfa 63 de şiirsel betimlemeleriyle çi’yi şöyle anlatıyor:”Bulutun gölgesinin gelmesini bir kütük gibi bekledi, bulutun gölgesi siyah bir ipek gibi üzerinden geçerken, bacaklarını hiç ses çıkartmadan birbiri ardına iyice esnetti, bacakları ve vücudunun üst kısmındaki qi kanallarının göz açıp kapayana kadar birleştiğini ve yaşam enerjisinin bacaklarıyla dizlerine doğru aktığını duyumsadı.”

Romanda ihtiyarın kör köpeğe , kör köpeğin de ihtiyara olan bağlılığı yer yer yalın bir dille anlatılırken en çarpıcı sözcüklerle bir dönüşüm isteği- dileği olarak sayfa 73’ teki ihtiyar tarafından kör köpeğe söylenen cümle “ Kör, sana minnettarım, iyi ki varsın, eğer bir sonraki hayatımda bir hayvan olarak yeniden doğacak olursam, sen olarak doğmak isterim, eğer sen de bir insan olarak yeniden doğacak olursan, benim oğlum olarak doğmanı isterim, böylece hayatımız boyunca huzur içinde yaşarız birlikte.”

Doğa ile ölümüne mücadele eden ihtiyar ve kör köpeğin hikayesi sadece yüz iki sayfalık romanda umudun destanını geride kalanlara anlatarak bitiyor.

Köyün yedi hanesinden yedi erkek kalmıştı sadece geriye, hepsi de genç ve güçlü kuvvetliydi, yedi dağ sırtına yedi tane baraka yaptılar, birbirine bitişik olmayan yedi tarlaya, güneşin dur durak bilmeyen o keskin ışınları altında, her biri birbirinden körpe olan yedi tane mısır fidesi diktiler.”